DEPREM SONRASI HUKUKİ VE CEZAİ SORUMLULUK
Yakın tarihte yaşanan felaket ile birlikte deprem sonrası hukuki ve cezai sorumluluk hususu uygulamada sıklıkla gündeme gelmektedir. Yaşanan felakette binlerce insan yaralanmış ve hayatını kaybetmiştir. Bilindiği üzere, söz konusu ölüm ve yaralanmalara depremden dolayı hasar gören binalar sebep olmuştur. Türk hukuku uyarınca depremden ötürü doğan zararlardan ötürü bazı kimselerin hukuki ve cezai sorumlulukları bulunmaktadır. Sorumlu taraf kimi durumlarda devlet iken kimi durumlarda gerçek kişilerdir. Yazımızda depremden kaynaklı cezai ve hukuki sorumluluktan bahsedip idarenin sorumluluğuna değineceğiz. Yaşadığınız mağduriyetin tazmini için AVD Hukuk Bürosu’nun kıdemli avukatlarına danışabilir ve hukuki sürecinizi etkili şekilde başlatabilirsiniz.
- DEPREMDEN DOLAYI CEZAİ SORUMLULUK
Cezai sorumluluk kural olarak depremden ötürü hasar gören binalarda ölüm veya yaralanmanın gerçekleşmesi halinde doğacaktır. Aşağıda ölüm ve yaralanma olgularına değineceğiz.
DEPREMDEN DOLAYI CEZAİ SORUMLULUĞU BULUNANLAR
Belirtmek gerekir ki, depremden dolayı herkesin cezai sorumluluğu yoktur. Aşağıda kanunen depremden kaynaklı olarak cezai sorumluluğu bulunan kişilere yer vereceğiz. Ancak sorumluların her somut olaya göre değişiklik arz etmesinden ötürü sağlıklı bir tespit için AVD Hukuk Bürosu’ndan hukuki destek almanızı tavsiye ederiz.
- Binanın müteahhidi
- Binayı denetlemekle mükellef olan mühendis veya mühendisler
- Depreme ilişkin yeterli önlemi almayan yetkililer
- Binaya ruhsat ve yapı kullanma belgesi veren yetkililer
- Binanın yapı denetçileri
- Zarar gören yapı ile ilgili denetimi yapmayan Belediye ve Bakanlık yetkilileri
- Arama ve kurtarma çalışmalarını geç, eksik veya hatalı yapılmasından ötürü kayıpların yaşanmasına veya artmasına neden olan kimseler
Depremden dolayı cezai sorumluluk kural olarak ölüm veya yaralanma halinde doğabilir. Bu hallere kısaca değineceğiz. Ayrıntılı bilgi için AVD Hukuk Bürosu’nu ziyaret edebilir ve ceza hukukunda uzman avukatlardan hukuki danışmanlık alabilirsiniz.
- ÖLÜM HALİNDE CEZAİ SORUMLULUK
Yaşanan deprem felaketinde ne yazık ki çok sayıda insan ölmüştür. Ölen kişilere karşı adam öldürme suçunun meydana geldiğine ilişkin doktrinde görüş birliği bulunmaktadır. Ancak adam öldürme suçunun kasten ya da taksirle işlenmiş olduğuna dair çeşitli tartışmalar yaşanmaktadır. Adam öldürme suçunun ne şekilde vuku bulduğunun tespiti her somut olay için ayrı ayrı yapılmalıdır. Yerleşik görüşe göre yapı inşa etmeye uygun olmayan bir yere bina inşa ederek orada yaşayan insanların ölümüne sebebiyet verme halinde kasten adam öldürme suçu işlenmiş kabul edilir.
Depremden ötürü meydana gelen ölüm olaylarında genellikle ölen kişinin eşi, çocukları veya yakınları şikâyette bulunsa da bu şikayet tüm vatandaşlar tarafından yapılabilir. Ancak ölen kişinin mirasçılarının şikâyette bulunması halinde verilen dilekçe şikayet niteliğinde olmayıp suç ihbarı olarak alınır. Depremden dolayı ölüm mevcut ise hiç kimse şikayette bulunmamış olsa dahi bu ölüm olayı Cumhuriyet Savcısı tarafından re’sen araştırılacaktır. Depremden kaynaklanan ölüm olayıyla ilgili hukuki sürecinizi AVD Hukuk Bürosu’nun kıdemli ceza avukatlarıyla başlatabilirsiniz.
- YARALANMA HALİNDE CEZAİ SORUMLULUK
Deprem felaketinin doğası gereği gerek basit gerekse ciddi yaralanmalar yaşanmaktadır. Yaşanan depremin şiddetine bağlı olarak insanların büyük çoğunluğu depremde fiziken ve ruhen zarar görmektedir. Çoğu insanın yaşamsal fonksiyonlarının önemli derecede zarar gördüğü deprem felaketlerinde elbette buna zarar verenlerin cezai sorumlulukları doğacaktır. Kural olarak yaralanan kişi 6 ay içinde Cumhuriyet Savcılığına giderek sorumlular hakkında şikayette bulunabilir. 6 aylık süreye riayet edilmemesi halinde ise hak düşürücü sürenin niteliği gereğince şikayet hakkınızı kaybetme gerçeğiyle yüzleşebilirsiniz. Olası hak kayıplarını önlemek için AVD Hukuk Bürosu’nun deneyimli ceza hukuku avukatları ile sürecinizi sağlıklı bir şekilde yönetmenizi tavsiye ederiz.
- DEPREMDEN DOLAYI HUKUKİ SORUMLULUK
Yazımızın başında depremden dolayı sorumlulukları doğacak kişilere değinmiştik. Depremden ötürü doğan hukuki sorumluluk bahsi özellikle müteahhitleri konu edinmektedir. Türk hukuku uyarınca müteahhitler, işlerini özen ve sadakatle yapma, işi bizzat kendi yapma ya da kendi yönetimi altında yaptırma ve işi “ayıpsız” şekilde teslim etmekle mükelleftir. Deprem felaketinde bazı binaların diğerlerine oranla depreme karşı olan dayanıksızlığı müteahhidin yapıyı ayıpsız şekilde teslim edip etmediği hususunda soru işaretleri uyandırmaktadır. Kural olarak, söz konusu ayıbın müteahhide ihbar edilmesi müteahhidin hukuki sorumluluğunu doğurmak için kanunen şarttır. Bununla birlikte depremden kaynaklı hasar gören binaların hemen hemen hepsi bünyesinde gizli ayıplar barındırmaktadır. Müteahhidin ağır kusuru veya hilesi var ise süreye tabi olmaksızın müteahhidin hukuki sorumluluğu doğacaktır. Bunun dışındaki ihtimallerde ise müteahhidin hukuki sorumluluğunun doğabilmesi için öngörülmüş zamanaşımı süresi vardır. Bu süre binalar bakımından 5 yıldır. Zarar gören şeyin taşınır olması halinde ise zamanaşımı süresi 2 yıldır.
Depremden dolayı hukukisorumlulukları bulunan kişiler ;
- Yapının yıkılmasından ötürü yaşanılan maddi ve manevi zararı
- Yaralanma halinde, iş göremezlik ve tedavi masrafları gibi durumları
- Ölüm halinde ise destekten yoksun kalma tazminatını
Tazmin etmekle mükelleftirler. Somut durumunuz ile ilgili ayrıntılı bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için AVD Hukuk Bürosu’nu ziyaret edebilir ve uzman tazminat hukuku avukatlarıyla görüşebilirsiniz.
- İDARENİN SORUMLULUĞU
Ülkemizin deprem kuşağımda bulunmasından dolayı depremden kaynaklı olası zararları önlemek ve tedbir almak devletin yükümlülüğündedir. Depremin mücbir sebep olması idarenin de sorumluluğunu gündeme getirmektedir. Bilindiği üzere, doğal afet yönetimi ile ilgili faaliyetler kamu hizmeti teşkil ederler. İdarenin her ne kadar siyasi ve cezai sorumluluğu olmasa da mali sorumluluğu bulunmaktadır. idarenin mali sorumluluğu gereğince bazı hallerde depremden kaynaklı zararlar idare tüzel kişiliğinden tazmin edilir. Depremden kaynaklı zarar ve hasarlarda genellikle idarenin hizmet kusuruna dayanılmaktadır. Kural olarak, biz hizmetin geç, eksik veya hiç işlemesi halinde idarenin hizmet kusuru bulunmaktadır. Örneğin, idarenin depremzedeleri kurtarma faaliyetine geç başlaması veya bir bölgede hiç çalışma yapmaması hizmet kusuru teşkil etmektedir. Belirtmek gerekir ki, idare görevi olmayan bir hizmetten ötürü sorumlu tutulamaz. Bir görev idarenin hizmet alanı kapsamında ise idarenin sorumluluğu doğabilir. Bununla birlikte, bu husus idarenin kusur sorumluluğu olup idarenin kusuru olmadığı hallerde de idarenin kusursuz sorumluluğuna dayanmak mümkündür. Hak kaybına uğramamak için AVD Hukuk Bürosu’nun kıdemli idare hukuku avukatlarından hukuki danışmanlık alabilirsiniz.
İdarenin mali sorumluluğunun doğduğu hallerde idareye karşı maddi ve manevi tazminat davası açılabilir. Ancak dava yoluna başvurmadan önce tüketmeniz gereken başka bir yıl daha vardır. Kural olarak, zarar görenler dava açmadan önce idareye başvurmalı ve haklarının yerine getirilmesini talep etmelidirler. Bu başvuru için öngörülmüş bir süre koşulu da bulunmaktadır. Başvurunuzu söz konusu faaliyetleri öğrendikten itibaren 1 yıl ve herhalde eylemin üzerinden 5 yıl içinde yapmanız gerekmektedir. Başvurunuzun reddedilmesi ya da 30 gün içinde yanıtlanmaması halinde ise dava yolunuz açılmaktadır. Ret tarihinden itibaren 30 gün içinde dava açabilirsiniz. Hukuki sürecinizi AVD Hukuk Bürosu’nun deneyimli tazminat hukuku avukatları ile başlatmanızın dava sürecinizin sağlıklı bir şekilde ilerlemesini sağlayacaktır.