Gelişen ve değişen hayat koşullarıyla birlikte toplumda sözleşmelerine duyulan ihtiyaç da gittikçe artmaktadır. Özellikle hak sahibi olmak ve borç altına girme işlemleri sözleşmeler aracılığıyla sağlanmaktadır. Sözleşmeler hukuku zamanla uygulamada en çok kullanılan hukuk dallarından biri haline gelmiştir. Sözleşmeler hukuku; sözleşmelerin akdedilmesi, yürürlükte kalması ve sona ermesi ile ilgili hukuki süreçlerin incelendiği bir hukuk dalıdır. Sözleşme hukuku çerçevesinde sözleşmeler mercek altına alınır. Pratik yaşamda pek çok kişinin sözleşmelerden kaynaklı olarak mağduriyet yaşadığı bilinen bir gerçektir. Ancak bu mağduriyetin önlenmesi oldukça basittir. Halk arasında sözleşme avukatı olarak bilinen avukatlardan hukuki danışmanlık almak pek çok olası hak kaybını engelleyecektir. AVD Hukuk Bürosu uzun zamandır sözleşmeler hukuku alanında hizmet veren ve bu alanda uzman bir hukuki kadroya sahiptir. Bu bağlamda AVD Hukuk Bürosu’nu ziyaret ederek sözleşmeler hukukunda kıdemli hukukçulardan talep edebilirsiniz.
SÖZLEŞME NEDİR ?
Sözleşme iki ya da daha fazla kişinin karşılıklı olarak iradelerini ortaya koymasıyla oluşan hukuki eylemdir. Sözleşmeler hukuku kendine özgü bir alan olup teknik detaylara sahiptir. Kişilerin bir araya gelip iradelerini birbirlerine uygun olarak açıklamasıyla sözleşme kurulur. Sözleşmede iradelerin birleşmesinin ardından taraflar yükümlülük altına girecektir. Ancak bu yükümlülük sözleşmenin tipine göre değişiklik arz edecektir. Türk hukukunda düzenlenmiş sınırsız sayıda sözleşme vardır. Bunların kimisi kanunlarda düzenlenmiş olmakla birlikte sözleşmeler hukukunda geçerli olan sözleşme serbestisi ilkesi doğrultusunda insanların kanunda öngörülmeyen sözleşme tiplerine dayanması mümkündür.
Türk hukuku uyarınca sözleşme, tarafların karşılıklı ve birbirine uygun irade beyanlarıyla kurulabilir. Sözleşmeler hukuki sonuç meydana getirmek üzerine kurulur ve sözleşme tarafları için bağlayıcıdır. Bu bağlamda sözleşmenin kurucu unsurları;
- İrade beyanının mevcut olması
- İrade beyanlarının karşılıklı olması
- Karşılıklı irade beyanlarının birbirine uygun olması
SÖZLEŞME ÖZGÜRLÜĞÜ
Sözleşme özgürlüğü anayasal bir haktır. Anayasamızın 48.maddesinde herkesin sözleşme hürriyetine sahip olduğu hüküm altına alınmıştır. Sözleşme özgürlüğünün sonuçları;
- Sözleşmeyi kurma veya kurmama serbestisi
Böylece herkes dilediği sözleşmeyi hiçbir baskıya maruz kalmadan kurabileceği gibi hiçbir etki altında kalmadan reddedebilir. Belirtmek gerekir ki, bazı durumlarda kanundan doğan sözleşme kurma zorunluluğu vardır. Örneğin, hizmet sağlamaktan haklı bir sebep olmaksızın kaçınılamaz. Konuya ilişkin ayrıntılı bilgi için AVD Hukuk Bürosu’nu ziyaret edebilirsiniz.
- Sözleşmenin karşı tarafını seçebilme özgürlüğü
Herkes dilediği kişiyle sözleşme yapabilir. Sözleşmenin karşı tarafını serbestçe belirleyebilir.
- Sözleşmenin içeriğini düzenlenme özgürlüğü
Taraflar, sözleşmenin konusunu özgürce belirleyebilirler. Ancak kanunda sözleşme içeriği ile ilgili olarak bazı sınırlamalar vardır. Bu bağlamda sözleşme konusunun emredici hukuk kurallarına, ahlaka, kamu düzenine, kişilik haklarına aykırı olmaması ve imkânsız olmaması gerekmektedir.
- Sözleşmenin şekline ilişkin serbestlik
Sözleşmelerin geçerliliği kanunda aksi öngörülmedikçe hiçbir şekle bağlı değildir. Ancak sözleşmelerinizi belli şekil kalıplarıyla akdetmeniz ispat açısından büyük kolaylık sağlayacaktır. Kanunda öngörülen kimi sözleşmeler için ise şekil şartı vardır. Örneğini taşınmaz satışı için resmi şekil şartı öngörülmüştür. Kanunda öngörülen diğer şekle bağlı işlemler;
- Tahliye taahhüdü için adi yazılı şekil
- Taksitle satış sözleşmesi için adi yazılı şekil
- Ölünceye kadar bakma sözleşmesi için resmi yazılı şekil
- Vakıf kurma için resmi şekil
SÖZLEŞME ÖZGÜRLÜĞÜNÜN SINIRLARI
Kural olarak yapılan sözleşmenin içeriğinin
- Kanunun emredici hükümlerine
- Ahlaka
- Kamu düzenine
- Kişilik haklarına
Aykırı olmaması gerekmektedir. Aksi takdirde birtakım yaptırımlar gündeme gelecektir. Sözleşme özgürlüğüne aykırılığın yaptırımı kural olarak kesin hükümsüzlüktür. Ancak bu hükümsüzlük, kısmi kesin hükümsüzlüktür. Bu bağlamda, sözleşmenin hükümlerinden birinin kişilik haklarına aykırı olması diğer sözleşme hükümlerinin de hükümsüzleşmesine sebebiyet vermez. Bazı durumlarda ise tam kesin hükümsüzlük mevcut olup sözleşmenin diğer hükümlerini de etkileyecektir. Bir diğer sınır ise sözleşmenin imkansız olmamasıdır.
KANUNLARIMIZDA DÜZENLENEN SÖZLEŞME ÇEŞİTLERİ
Türk hukuku uyarınca kanunen düzenlenene isimli yani tipik sözleşmelerle birlikte kanunen düzenlenmemiş atipik sözleşmeler de bulunmaktadır. Sözleşme özgürlüğü sınırları içinde herkes kanunda düzenlenen sözleşme tipini seçebileceği gibi bu tipleri karıştırabilir hatta birleştirerek yeni bir sözleşme tipi meydana getirebilir.
Kanunlarımızda düzenlenmiş sözleşme tipleri;
- Devir borcu doğran sözleşmeler : örneğin, satış ve bağışlama sözleşmeleri
- Kullanma ve yararlanma hakkı tanıyan sözleşmeler : örneğin, kira sözleşmesi
- İşgörme sözleşmeleri: örneğin, hizmet sözleşmesi
- Teminat sözleşmeleri : örneğin, kefalet ve sigorta sözleşmeleri
- Saklama sözleşmeleri
- Ortaklık sözleşmeleri
- Ölünceye kadar bakma sözleşmesi gibi sonuçları talih ve tesadüfe bağlı sözleşmeler
KANUNLARIMIZDA DÜZENLENMEMİŞ SÖZLEŞMELER
Türk hukuku uyarınca kanunen düzenlenmemiş sözleşmelere atipik sözleşmeler denir. Atipik sözleşmeler uygulamada daha çok isimsiz sözleşmeler olarak bilinir. İsimsiz sözleşmeler, birleşik, karma veya kendisine özgü sözleşmeler olarak çeşitlenebilir. Pratik yaşamda sıklıkla kullanılan atipik sözleşmeler;
- Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmeleri
- Tek satıcılık sözleşmeleri
- Kredi kartı sözleşmeleri
- Factoring sözleşmeleri
- Bilirkişi ve hakem sözleşmeleri
- Tedavi sözleşmeleri
Her sözleşme tipinin kanunda düzenlenmiş olsun ya da olmasın kendine has özellikler vardır. Yukarıda bahsettiğimiz sözleşme özgürlüğü ile somut durumunuza en uygun sözleşme tipini belirlemek veya oluşturmak için AVD Hukuk Bürosu’ndan hukuki danışmanlık alabilir ve olası hak kayıplarının önüne geçebilirsiniz.
SÖZLEŞME NASIL KURULUR ?
Sözleşme, Türk Borçlar Kanunu uyarınca tarafların sözleşme kurma iradelerini karşılıklı ve birbirine uygun olarak açıklamasıyla kurulur.
- Sözleşme Tarafları
Borç doğuran sözleşmeler nitelikleri gereğince sözleşme ilişkisinde en az 2 taraf bulunmalıdır. Taraflar birden fazla olabilir. Aynı zamanda taraflar dolaylı olarak da sözleşme iradelerini açıklayabilirler. Örneğin, noter, tercüman, avukat , temsilci aracılığıyla kendi adınıza sözleşme akdedebilirsiniz. Bu bağlamda AVD Hukuk Bürosu’nun sözleşmeler hukuku alanında kıdemli avukatlarından destek alarak sözleşmelerinizi oluşturabilirsiniz.
- Sözleşme Ehliyeti
Bir kişinin bir sözleşmede taraf olabilmesi için mutlaka hak ehliyetine sahip olması gerekmektedir. Ancak hak ehliyetine sahip olmak sözleşme yapabilmeye ehil olmak anlamını taşımaz. Sözleşme ehliyeti, ayırt etme gücüne sahip, ergin ve kısıtlı olmayan kişiler için mevcuttur. Sınırlı ehliyetsizler yani ayırt etme gücüne sahip ama ergin olmayan küçükler de ancak veli/vasi onayı alarak sözleşmelere taraf olabilirler. Ayırt etme gücüne sahip olmayan kişilerin akdettikleri sözleşmeler geçersizdir.
- İrade Beyanlarının Birbirlerine Uygunluğu
İrade beyanlarının birbirlerine uygunluğu sözleşme taraflarının sözleşmeyi kurma konusunda aynı iradeye sahip olmalarını gerektirir. Bu bağlamda tarafların sözleşmenin esas noktaları olarak adlandırdığımız hususlara muhakkak anlaşmaları gerekmektedir. Sözleşmenin esas noktalarına ilişkin uygunluk varsa diğer hususlar saklı kalmak üzere sözleşme yine de kurulmuş sayılacaktır. Kimi durumlarda ise irade açıklamalarının birbirine uygun olup olmadığı hususunda tereddüt yaşanabilir. Bu gibi hallerde yorum yolu ile bir sonuca varmaya çalışılır. Bu hususta irade beyanlarının anlamlandırılması denmektedir. Örneğin, yanlış veya eksik kelime kullanılışından kaynaklanan yanlış anlaşılmalar yaşanabilir. Bu duruma örnek olarak, bir şirkette çalışmayı kabul eden işçinin eksik irade açıklaması nedeniyle yurt içi yerine yurt dışında çalışmaya rıza göstermesi verilebilir. AVD hukuk bürosunun alanında uzman avukatlarından hukuki danışmanlık alarak bu hususta yaşadığınız ihtilafları kolayca çözüme kavuşturabilirsiniz.
Sözleşmenin Esaslı Noktaları ;
Sözleşmenin objektif ve subjektif olmak üzere 2 farklı esaslı noktası vardır. Sözleşmenin objektif esaslı noktaları kural olarak sözleşmenin tipik unsurlarından meydana gelmektedir. Örneğin, satış sözleşmesinin esaslı noktaları; satılan şey ve satış bedelidir. Sözleşmelerin objektif esaslı noktaları her sözleşme tipine göre değişiklik arz etmektedir. Sözleşşmenin esaslı noktaları hariicnde kalan noktalar ise sunjektif esaslı noktalar olarak değerlendirilir. AVD hukuk bürosundan hukuki danışmanlık alarak akdetmek istediğiniz sözleşmelerin esaslı noktalarını öğrenmeniz daha lehinize olacaktır.
- İrade Beyanlarının Karşılıklı Olması
Sözleşmenin kurulabilmesi için tarafların irade beyanlarını karşılıklı olarak açıklaması gerekmektedir. Bir tarafın sözleşme kurma önerisinin diğer tarafça kabul edilmesi halinde sözleşme kurulabilir. Ancak önerinin niteliği ile alakalı dikkat edilmesi gereken bazı hususlar vardır. Bunlar;
- Öneri, sözleşmeyi kurabilecek nitelikte olmalı.
- Öneri, sözleşmenin objektif ve subjektif esaslı noktalarını kapsamalı.
- Öneri, kesin ve bağlayıcı olmalı.
- Öneri, karşı tarafa ulaşmalı.
Öneri kural olarak tek taraflı bir hukuki işlemdir ve niteliği gereğince karşı tarafa bu hukuki işlemden beklenen sonuç iradesini iletmektedir. Öneri, açık veya örtülü şekilde yapılabilir.
SÖZLEŞME NE ZAMAN KURULMUŞ OLUR ?
Sözleşmelerin ne zaman kurulmuş olduğu bazı durumlarda büyük önem arz etmektedir. Sözleşmenin kuruluş zamanına ilişkin olarak taraflar birtakım hak ve borçlara sahip olabilirler. Doktrinde sözleşmenin kuruluşuna ilişkin çeşitli teoriler öne sürülmüştür. Türk Hukuku uyarınca kabul gören sözleşmenin kuruluş anı ise sözleşmenin hazır olanlar ve olmayanlar arasında yapılıp yapılmadığına göre farklılık göstermektedir. Bu bağlamda hazır olanlar arasındaki sözleşme, öneriyi kabul iradesinin önerene ulaştığı anda kurulmuş olmaktadır. Hazır olmayanlar arasındaki sözleşmeler ise sözleşmenin açık kabul beyanının önerene ulaştığı anda kurulmuş olmaktadır. Sözleşmenin kuruluş anından kaynaklanan hak kayıplarına uğramamak için AVD Hukuk Bürosu’nun deneyimli sözleşmeler hukuku avukatlarından destek alarak sözleşmenizin kuruluş anını tespit ettirebilirsiniz.